Ahlen,12.07.2009
Şarkılarımız,Türkülerimiz,Yaşamımız
 
On iki yaşımda öğretmen okuluna başladım,fizik derslerini fizik laboratuarında,kimya derslerini kimya laboratuarında,müzik derslerini de müzikhanede yapardık.Müzikhaneye ilk ders için gittimizde,önce masalı sandalyeleri dikkatimi çekmişti,duvarda da „müzik ruhun gıdasıdır „ tabelası asılıydı.nceleri pek bir şey anlayamamıştım.Çocukluk,müzik neyimize,ruh neyimize,kafalar bambaşka düşüncelerle meşguldu.
 
Dünya ülkelerini,hele de müzik yönüyle ülkemizle kıyaslayacak kadar bilgi ve görüşe sahip değilim.Hatta kendi ülkemizi müzik yönüyle tanırım demek kabalık olur. Bildiğim,ülkemiz kültürüyle,müziğiyle,her yönüyle o kadar çok zengindir ki,yaşayanlarımızın katları kadar insanları doyuracak zenginliğe sahiptir.Kendi değerlerimizle uğraşmak,sorunlarımızı çözmek dururken gündemimiz bir takım sunni meselelerle meşgul.
 
Ne yazıkki gerek içeriden,gerekse dışarıdan bir takım güçler sürekli olarak gündemimizi olmayacak problemlerle meşgul ediyor,bilinçli olarak oyalanıyoruz.Bundan hepimiz zarar gördüğümüze göre bütün insanlarımız,doğusu,batısı,güneyi ve kuzeyi ile uyanık olmalıyız,birbirimizi kucaklayabilmeliyiz.Eğer bir kavga olacaksa,kiminle yapmamız gerektiğini iyi düşünmek zorundayız.
 
Asıl olan konumuza gelince,tek cümleyle türkülerimiz yaşamımızın melodili anlatımı diyebilirim.Hangi türkü yokki yaşanmışlığın yansıması olmasın.O kadar eski türküler vardır ki kimin söylediği belli değil,anonim olarak dilden dile günümüze kadar gelebilmiş.Türkülerimiz var,aşık olanların hikayesini anlatıyor,türkülerimiz var,askere gidip de dönemeyenleri anlatıyor,türkülerimiz var,ana-babaya olan yangınlığını anlatıyor,saymakla bitmez,kısaca,türkülerle yaşamda,geçmişte yaşanan olaylar anlatılıyor.Tabii ki sözünü ettiğimiz türküler,özünü yaşamından alan gerçek hayat hikayeleridir.
 
Düğünlerimiz türkülerle yapılır,ölenlerimiz ağıtlarla uğurlanır,içenlerimiz türkülerle eğlenir,türkülerle ağlar.Kültürümüzle,yaşamımızla özdeşleşen türkülerimiz bize özgü bir müzik türü olup batı anlayışında pek yeri yok,veya biz yeteri kadar tanıtamamışız.Bu anlamda zaten kültürümüzü de yaygınlaştıramamışız.Binlerce yılların birikimi sonucu meydana gelen bu değerlere değer katarak,artırarak korumak,hepimizin bir görevidir.
 
Batılılardan bir ülke bilim adamları Japonya’nın nasıl olur da kısa bir sürede teknolojide bu kadar ileri seviyeye gelebildiğini inceliyorlar,sonuç olarak Japon’ların geleneklerine,ananelerine ve kendi öz değerlerine değer verdiklerine,bağlı kaldıklarına bağlıyor.
 
Bunların hepsi güzel,ancak bir noktada da şunu belirtmeliyim ki ; televizyonlarda gördüğümüz gibi sabahtan akşama kadar bir gün türkülerle geçirilmemeli,veya bütün insanlara ekmek kapısı olarak umut kapısı gösterilmemeli.
Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.