Biyorafim ivrizde günlük yasam1..

(Anılar)

Sıtma-Durlaz……...……………………………

Bağımızın Durlaz ,yeni adı ile Yıldızlı Köyü hudutları içinde bulunması benim çocukluğum ve gençliğim için bir şanstı.Sıtma bir yer ismidir.Ortasından çay geçer,baharları vahşi akışı ile korkutur,yazları ise cılız akışı  ile sakindir.Sıcak yaz günlerinde çayırlığı bir yumuşak yatak gibidir.Hele Gulam bağımızda çalışırken susadığımızda Sıtmadaki pınarın önemi bir daha artar.

Sıtma,çevresi bağlarla çevrili,güneybatısı yamaçtır.r.amacı tırmandıktan sonra tepe olan Topaktaş gelir.Sıtma ve Topaktaş ismi nereden gelir,bilinmez.Sıtma inadına yeşillik ve ıslak olup Topaktaş ve  ve Yakaköy de inadına kuraktır,susuzluktan insan yazın kavrulur.

Susayan hayvan veya insanlar Sıtmaya koşarlar.Sıtma Durlaz Köyüne ait olup koyun veya kuzularımızla oraya geldiğimizde Durlazın bekçisinden korkardık.Bekçi hayvanlardan birisini ceza kesmek üzere köye götürebilir,cezasından öte bir de o hayvanı oradan köye getirmek ayrıca bir tiyatro.

Bizim bağdan Sıtmaya gelmek iki şekilde olur ve isinden de çok hoşlanırdım.Su almak için Gadi Bağından Kara Mehmet Emmimin bağından geçerek ve geçerken meyvelerden,ceviz-fındık toplayarak gelir giderdim.Ama o yaz sıcağnda gelip giderken yılan rastgelecek diye de korkardım.Zira yılan hiç eksik olmazdı.İkinci geliş şekli,hayvanlarla önce aşağı akara gelirsin,bazan su olurdu,ona ayrıca sevinirdim,aşağı akardan itibaren batıya yönelirsin,aşağı yukarı bir kilometre gayet dar yoldan,kıvrılarak sağın ve solunda fındık-ceviz başşaklayarak Sıtmaya gelirsin.Sanki bir tünelden sonraki ovaya çıkarcasına.

Koyunlar,kuzular bazen koç ve tekeler cevizin altıda gölgeye yattıktan sonra orada toplanan bizlerin sevincine,keyfine diyecek yoktu.Koç güdümü zamanı tekeler veya koçları kakıştırırdık,tokuşurlardı.Tabii olarak kimin koçu iyi tokuşur galip gelirse onun övüncü bir ayrı olurdu.Bu  yüzden kavgalar da olmuştur.

Lüks yemeğimiz şerbete ekmek banmak olurdu.Helvayı pek göremezdik.O yüzden düğünlere çok sevinirdik.

Söyleşiler

Köyde aksamları

Yaz ayları,ilk ve sonbahar (güzün) aylarının köyde özelliği ,güzelliği bir ayrıdır.Kışın sertliği yavaş yavaş yerini güneşli uzun günlere bırakır.İşler başlar,kuzular epey büyümüştür,hayvanların samanları oldukça azalmıştır.Karların eridiği yerlere koyunlar otlatılmaya götürülür.Yurdumuzun en kurak yerlerinden olan Konya bölgesi ve köyümüz,insanların umutla yağmur yağmasını beklerler.Ne yazıkki atalarımız ormanları kese kese yok etmiş,çıplak Toros Dağlarından başka bir şey göremezsin.

Baharla birlikte insanlar yavaş yavaş bahar havasına girerler,bağ-bahce işleri başlar.Sabahleyin erken kalkılır,eşeklere azık ve gerekli eşyalar yüklenir.Aksam saatlerine kadar çalışılır,yorgun argın köye dönülür.Erkekler kahveye,bazen de evlerin önünde-balkonlarda oturulur.Insanlar,tabiat cıvıl cıvıldır.Gerek kahvede gerekse evlerde,yolda-sokakta karşılıklı insanların şakalrı hiç eksik olmaz.Bahar aylarında çayın suyu çağlar,geceleri suyun gürültülü akışı,sesi tabiata ayrı bir güzellik katar.
"Tanrı, iradesini hákim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hákim kılmak için Allah’ı İkullanırlar."
.

 

 

Giordano Bruno

 

 

 

İvriz`de günlük yasam (1960-1980 yillarına tekabül eden)

 

Yatakhanelerimiz ortalama yetmiş kişilik,ranzalar antika denecek kadar eski,yataklara uzandığımızda ranzalardan gelen sesli gıcırtılar,kapıdan içeri girildiğinde askerlerin hizaya geçmiş gibi o ranzaların sıralanışı,eskiliğine rağmen o yatakların gayet düzgün örtülüşü görülmeye değer.Akşamları cılız ampulun loş aydınlığı bazı gizemlerimiz için uygundu.Akşam saat altıdan dokuza kadar iki saat akşam etütlerinde derslerimize çalışma olanağımız bizim iyi yetişmemizde en büyük etkenlerden biriydi.Kitapları bizler için yasaklanmış yazarların kitaplarını da bir çırpıda okurduk.Fakir Baykurt,Yaşar Kemal,Mahmut Makal ve diğerleri........

 

Saat onda ışıklar söndürülür,nöbetçi öğretmenler yatakhaneleri gezerler,iyi geceler denir ve uyumakzorunluluğuyla uyurduk.Tabii olarak sözü geçen,kendini kabul ettirmiş öğrenciler bir müddet sohbete devam ederlerdi.Akşamları nöbetçi öğretmenlerin görevleri zor sayılabilir.Zira okulumuz gayet geniş bir alana yayılmış.Kuzeyinden güneyine,doğusundan batısına ikişer kilometre mesafeyi düşünün,hele rüzgarlı ve kış günlerinde..........

 

Askerler gibi sabahları saat altıda kalkılır,ihtiyaçlarin ardından kahvaltıya,,sekizde sınıflara girecek şekilde basket sahasında toplarak,söylevimizin ardından sınıflara giderdik.Taburelerimizin temiz olduğunu söyleyemem,çoğunluk bir ayağımızı taburenin üzerine koyarak yemek yerdik.En çok sevdiğim karavanadan kepçe ile büyük bardaklara şekeri içinde olan çayı alabilmek,geç kalanlara bazan çay kalmayabilirdi.Zeytin salamura peynirini çok severdim.Bunlar bizim evde yoktu.

 

Eğitim ve öğreninimiz sabah ve öğleden sonra gayet verimli geçti.

 

 

 

Please publish modules in offcanvas position.